Almanya'da İş Bulup Tek Valizle Münih'e Taşınmak

6 Ocak 2023
Almanya'da İş Bulup Tek Valizle Münih'e Taşınmak

Koç Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği'nden mezun olan Emin Buğra Bey, LinkedIn üzerinden iş bularak Almanya'ya taşındı. Almanya'da yaşamak ve çalışmak hakkındaki tecrübelerini Çizzgi ile paylaştı. Keyifli okumalar 🥰

"Facebook'ta Münih polisinin sayfasına gidip "I love you" diye mesaj attığımda "We love you too" diye cevap yazmışlardı..."

Merhaba, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

- Merhaba! Ben Emin Buğra Saral. ’88 yılında Trabzon’un Of ilçesinde doğdum ve üniversite hayatına dek o küçücük ilçede yaşadım. Koç Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği (burssuz) 2013 mezunuyum. Şu an ise backend developer olarak Münih’te çalışmaktayım.

Kişisel blog adresime buradan ulaşabilirsiniz.

Emin Buğra Saral
Emin Buğra Saral34 yaşındaBackend Developer

Yaşadığınız ülkeye ne zaman ve nasıl gittiniz acaba?

Ben...Ben...

- Yıl 2016. İstanbul’da Volt adlı bir araç paylaşım uygulamasında backendçi olarak çalışıyordum. Soğuk bir kış akşamı değildi maalesef. Yaz ayları daha yeni bitmişken etrafımdaki neredeyse tüm yazılımcı ve birkaç ürün yöneticisi arkadaşım yurt dışında iş bularak oraya taşınmaya başlamışlardı. Yanımdaki iş arkadaşımla bunun geyiğini yaparken “e bari gidip ben de bi yerlere başvurayım” dedim.

LinkedIn’i açtım, birkaç yere hızlıca uzmanlık alanım olan Django’yu (Python web framework) hedefe koyarak başvurdum. Başka hiçbir pozisyona göz atmadım bile açıkçası. Daha sonra iki yerden cevap geldi, bir tanesi 3megawatt adlı yeşil enerji üzerine SAAS ürünü olan küçücük bir startup idi. Programlama yeteneğini ölçen küçük bir uygulama örneği pek zorlamamıştı açıkçası. Bu kısmı geçtikten sonra bir öğle arası Taksim’deki bir kafede şirketin CEO’su ile görüşme yapıp onlar için ideal biri olduğumu kanıtladıktan sonra sözleşmeyi gönderdiler.

Duygusal bir konuşma ile hala çok sevdiğim eski patronum Ali’ye istifamı verdim ve bir ay içinde kendimi Münih’te buldum. Tek bir valizle sadece.

Peki neden yurt dışında yaşamak istediniz?

- Açıkçası bana genç yaşlarımdayken böyle bir hayalin var mı diye sorsalar, muhtemelen yok derdim. Aklımda hiçbir zaman yoktu. Ben genelde hayatı spontane yaşayan birisiyim. Altıncı hissim veya modum ne isterse onun peşinden koşmayı tercih ediyorum. Yurt dışıyla tanışmam ise üniversitenin son döneminde bir arkadaşımın “Erasmus’a mı gitsek ya?” sorusuyla olmuştu. Fransa’da yaptığım bu küçük maceralı eğitim serüveninde birçok ülkeyi ziyaret etme fırsatı yakaladım. Almanya’da tek başıma sırt çantamla gezdiğim günlerde Münih’e de uğramıştım ve gayet nezih bir yer olarak aklımda kalmıştı. Berlin ise biraz daha “çılgın” bir yerdi ve geçirdiğim depresyonun ardından oraya gitmek istememiştim. Çünkü kendimi biliyorum, zabaha kadar partilemekten ötürü dark side’a tekrar geçmem an meselesi olabilirdi.

Ardından kısa bir dönem Amerika’da çalışma fırsatım oldu. O da çok spontane bir karardı açıkçası, bir ay içerisinde kendimi Amerika’da bulmuştum. Orada çalıştığım startup’ın kurucusu da Koç Üniversitesi mezunu olduğu için bu konuda epey şanslıydım açıkçası. Lakin bazı sağlık sorunlarından ötürü oradaki hayali erteleyip tekrar Türkiye’ye döndüm. Bir sürenin ardından Volt’a geri girdikten sonra yukarıda bahsettiğim gibi yine spontane bir şekilde karar alıp hızlıca lokasyon değiştirdim.

Aslında o zamanlar ben İstanbul’da çok güzel vakit geçiriyordum. Arkadaşlarım daha fazlaydı ve daha samimilerdi. Fakat hayatımda değişiklik yapmam gerektiğini hissederek (maalesef somut bir örnek değil bu) Almanya’nın en temiz, düzenli, nezih ve sıkıcı şehirlerinden biri olan Münih’te buldum kendimi. Türkiye’nin şu anki hali çok kötüydü fakat o zamanlar o kadar şikayet edilecek bir durum yoktu. Bir süre sonra İstanbul artık bana çok fazla stres vermeye başlamıştı. Trafik, insanlar, gürültü... Depresyonun ardından böyle bir ortam ruhumu daha da karartmıştı. Biraz sakinleşmek ve refah ile tanışmak için Münih’e taşındım. Maddi bir sebepten ötürü değildi. Ortam değişikliği genelde depresyona daha iyi gelen bir şey oluyor. Dertlerinizi unutup yeni bir hayat kurmaya çalışıyorsunuz. Yeni insanlarla tanışıp çok farklı kültürlerle çok farklı deneyimler yaşama fırsatı buluyorsunuz. Meraklı bir insan olduğumdan ötürü bu duygunun peşinden koştum.

Münih’te arkadaşlarla bir gece yürüyüşü, 2021.Münih’te arkadaşlarla bir gece yürüyüşü, 2021.

Araştırma sürecinde sizi en çok zorlayan şey ne oldu ve nasıl çözdünüz o sorunu?

- Daha önceki Erasmus tecrübemde zaten birçok şehri görmüştüm. Turist olarak gezmek ile gerçekten orada yaşamanın farklı olduğunun farkındaydım. Amsterdam, Berlin ve Münih üçlüsü arasında tercih yapmak istemiştim. Bildiğim tek yabancı dil ise İngilizce’ydi. Bu bağlamda Fransa kesinlikle listenin dışında kalıyordu, çünkü orada İngilizce ile yaşamak çok çok zor. İspanya veya İtalya’da da aynısının olacağını düşündüm. Yeni bir dil öğrenmeye çok gerek kalmadan, rahat yaşayabileceğim şehirlerin listesini çıkarmıştım. Londra da aslında bu listedeydi fakat oraya vize almak daha zor olacaktı ve Blue Card fırsatlarından yararlanamayacaktım. Sabır konusunda çok iyi olmadığım için en hızlı gidebileceğim yerleri tercih ettim. Ardından Amsterdam ve Berlin maalesef listeden elenmek zorunda kaldı. Sebebini az çok anlamışsınızdır bence... Bir aile şehri olan Münih çok pahalı olsa da tercih etmekte tereddüt etmedim.

Erasmus’ta tanıştığım Alman bir arkadaşım da aynı dönemde Münih Teknik Üniversitesi'nde master yapıyordu. Onunla Münih’i konuşurken “aaa ben de buradayım, burası çok güzel, sen buraya gel bence” dedi. Berlin ile Münih’i uzun uzun kıyasladık ve benim özel hayat tercihlerimi göz önünde bulundurarak en doğru kararı vermeye çalıştık. Maddi karşılaştırmaları ise bu arkadaşım sayesinde kolayca yaptım. Alacağım minimum maaşın bile yeterli olacağını anladım (55K). Öyle olunca “sen dersin de gelmez miyim guzum?” diyerek Münih’te buldum kendimi.

Dortmund’ta akraba ziyareti, 2013.Dortmund’ta akraba ziyareti, 2013.

İlk kez giderken toplam masraflarınız için minimum ne kadar para gerekti?

- Açıkçası sadece bir aylık masrafımı giderecek kadar para aldım yanıma. Bu da muhtemelen 1000-1500 Euro civarı bir tutardı. Ben zaten hiç para biriktirmediğim için yanımda para götürme ihtimali çok yüksek değildi. Bahsettiğim Alman arkadaşım odasını bana kiralayarak güzel bir indirim yapmıştı zaten. Ardından bir ev tutmak yerine WG’de kaldım, yani bir ev arkadaşıyla yaşamaya başladım. Böyle böyle dışarıda fazla para harcamayıp yeni eve çıkmak için para biriktirdim. Zaten ev arkadaşım çok gürültü yaptığım için bir yerden sonra “Emin sen artık git artık” demişti. Hala çok severim kendisini gerçi, o da beni.

Münih’te bir kostüm partisinde arkadaşlarla, 2018Münih’te bir kostüm partisinde arkadaşlarla, 2018

Vize alırken tecrübe ettiklerinizi somut bir şekilde paylaşabilir misiniz?

- Vizenin ücreti açıkçası sürekli değiştiği için bu bilgiyi zaten herkes konsolosluktan öğrenebilir. Çok yüksek bir meblağ değildi ama yıllar önce olduğu için hatırlayamıyorum. 80 Euro diye kalmış aklımda. Başka bir masrafım olmadı. Vizeyi ise iki-üç haftada verdiler. Taksim’deki konsolosluğa giderek başvurumu tamamlamıştım. Almanya’ya ikinci dönüşümde ise iData aracılığıyla gitmek zorunda kalmıştım ve masraflar biraz daha fazlaydı ama 200 Euro’yu geçtiğini sanmıyorum.

Gittiğiniz ülkenin dilini ne kadar sürede ve nasıl öğrendiniz? İngilizce seviyeniz giderken nasıldı ve şimdi nasıl?

- Öğrendiniz derken? Almanca hala bilmiyorum. :) Günlük hayatta ya Türkçe ya İngilizce konuşuyorum. Biriyle anlaşamadığım zaman “kansst du sprechen Englisch oder Turkisch?” sormayı bilecek kadar kulak aşinalığı oluştu tabi ki (A1 seviyesinde). Şu sıralar tekrar Almanca dersi almaya başladım ama bu dili bir türlü sevemedim.

Sosyal baskı olmasa öğrenmeden sonuna kadar yaşamaya çalışırdım açıkçası. Şimdiye kadar çok çok büyük sorunlar yaşamadan tüm işlerimi kolayca hallettim veya hallettirdim. Münih, Berlin’le kıyaslandığında çok daha muhafazakar bir şehir. Bu yüzden Almanca bilmek çok daha iyi olacaktır. Anlamadığım yazıları çevirip anlıyorum. Telefon görüşmelerinde Almanca gerekiyorsa bir tanıdıktan rica ediyorum. :P İngilizce seviyem aşırı iyi olmasa da epey iyi. Buna üniversitenin katkısı çok fazla oldu. Amerika’da biraz yaşamanın da katkısı var. Hala her filmi İngilizce altyazı açarak izlerim. Seviyeyi ölçmedim son zamanlarda. Toefl skorum 580'di ama yıllar önceydi. Zamanla İngilizce’m de körelmeye başladı açıkçası. Neyse ki her gün şirkette İngilizce konuşuluyor.

Yaşamakta olduğunuz yeri nasıl buldunuz ve kirası ne kadar?

- Buraya geldiğimde çok uzaktan tanımadığım akrabalarımın olduğunu fark ettim. En son yaşadığım evi bir akrabanın vasıtasıyla bir haftada buldum. Ondan önceki evi ise internetteki ev ilanlarına başvurarak birkaç aylık bir süreçte anca bulabilmiştim. Çoğu yerden ret yediğim için, o zamanki kız arkadaşıma rica ederek bir çift olarak gözükmemizi rica ettim. Kabul etti ve birkaç haftada bulduk evi. Burada şans faktörü çok yüksek. Çift olmak, tek olmak, aldığınız maaş, kaç yıldır Almanya’da yaşadığınız, oturum süresinin uzunluğu gibi birçok faktör ev sahibinden ev sahibinin beklentisine göre etki olarak değişebiliyor. Şu anki kiram 1072 Euro, elektrik hariç. Şehrin tam merkezinde 38 metrekarelik tek odalı bir dairede oturuyorum.

Xbox’a oyun yüklerken, 2021Xbox’a oyun yüklerken, 2021

İşinizi ne yaparak buldunuz?

- İlk işimi nasıl bulduğumu zaten anlattım. Oradan istifa ettikten sonra LinkedIn’de yine startup’lara başvurmaya başladım ve FINN’le tanıştım. İlk yazılım mühendisi olarak işe girdim. Daha sonra tekrar depresyona girip ilk commit’i atarak şirketten ayrıldım ve bir süreliğine Türkiye’ye döndüm. Daha iyi hissetmemin ardından LinkedIn’de şirket CTO’suna mesaj atarak geri gelip gelemeyeceğimi sordum ve çok pozitif bir cevap alarak tekrar işe başladım. İkinci seferde teknik bir görüşme yapıldı sadece.

Yaşadığınız ülkede okumak isteyenlere de yararlı olacağını düşündüğünüz somut bilgiler verebilir misiniz?

- Gitmek istediğiniz ülkenin ve şehrin sizin karakterinize uyup uymayacağını araştırmanız gerekiyor. Fiyatlara çok fazla takılmak gerektiğini düşünmüyorum çünkü zaten alacağınız maaş şehrin standartlarına uygun olarak şekilleniyor. Aynı pozisyon için farklı şehirlerde, farklı miktarda maaşlar olacaktır. Bu yüzden orada yaşayan birini internetten bulup ne kadar maaşın yeterli olacağını konuşmanızı tavsiye ederim.

Mesela Münih’te akşam 8'den sonra ve tüm Pazar günü tüm marketler kapalı olur. Sadece tren istasyonları gibi yerlerde birkaç açık yer belki bulabilirsiniz. Münih çok güvenli ve çok sakin bir şehirdir. Bazen ölü bir şehir olduğunu düşünüyorum. Yaz ayları haricinde genelde çok fazla aksiyon olmaz. Yine de tabi ki sosyal etkinliklerden asla geride kalmazsınız. Buraya diğer popüler şehirler kadar çok fazla sanatçı gelmese de sosyalleşmek için birçok etkinlik bulabilirsiniz. Bu şehire gelenler genelde doğayı seven, dağlara yakın olmasından sürekli yararlanan, spor yapmayı çok seven insanlar geliyor. Almanya’nın en temiz şehri olduğunu tekrar söylemem gerekiyor. Bu benim kişisel tecrübem.

Münih’te ofisin önünde sigara içerken, 2022Münih’te ofisin önünde sigara içerken, 2022

Yaşadığınız ülkenin sağlık sistemi hakkında genel bir bilgi verebilir misiniz. Hiç hastaneye gittiniz mi?

- Münih'te yaşadığım süreç boyunca mental rahatsızlık yaşadığım bir dönemde polis benimle çok iyi ilgilenmişti. Hatta Facebook'ta Münih polisinin sayfasına gidip "I love you" diye mesaj attığımda "We love you too" diye cevap yazmışlardı. Bence çok tatlı! Almanya'nın en iyi polisinin Münih'te olduğunu düşünüyorum bu yüzden. Aynı polis eşliğinde bir gün evime doktor getirilmişti, çok ilgilenmişlerdi. Onların eşliğiyle üç hafta bir hastanede yatmam gerekmişti. Tüm ücretler sigorta tarafından karşılanıyordu. Sadece günlük 10 Euro üç öğün için toplam verilen yemek ücreti vardı. Onu da hastaneden çıkınca kaldığınız günler hesaplanıp evinize fatura olarak gönderiyorlar. Maddi durumunuz çok kötüyse, bu ücreti de ödemiyorsunuz bir şekilde.

Sigorta zorunlu. Çalışsanız da çalışmasanız da yaptırmanız gerekiyor. Maaşınızın belli bir yüzdesi sigortaya gidiyor. Ne kadar olduğunu hatırlamıyorum maalesef, ama epey yüksek. Eğer evliyseniz, aileniz de sigortanızdan yararlanabiliyor. Devlet sigortalarının yanında (benimki TK) özel sigortalar da var. Özel sigortaların yararı doktora gittiğinizde sırada daha az bekliyor olmanız. Bazı şeyleri daha iyi kapsayabiliyorlar ama çok seçiciler ve fiyat sizin sağlık durumunuza göre çok artabiliyor. Devlet sigortalarından şikayetçi olan görmedim ve ülkenin büyük bir çoğunluğu devlet sigortasına sahip. Birkaç dakika fazla bekliyorsunuz, o da sorun değil.

Maalesef ben çok sık hasta olan birisiyim. Mental sorunlar bir yana, bünyem de maalesef epey zayıf. Kendime bakmıyorum diyelim. Bu durum yavaş yavaş değişiyor olsa da, sürekli doktora gitmek zorunda kaldım. Tüm doktorlardan sigortam (www.TK.de) sayesinde bedava yararlanabiliyorum. Sadece ilaçlara bazen belli bir yüzde ödemem gerekiyor. Ayda birkaç kez ev doktoruna gidip bazen bir sürü test yaptırabiliyorum. Evinizin yanında İngilizce konuşabilen bir doktor kesinlikle çıkıyor. Türkçe konuşan biri için biraz uzağa gitmeniz gerekir sadece. Ama doktorun ne kadar kapsamlı testler yapıp yapamayacağı ise doktordan doktora değişiyor. Şehrin merkezinde oturduğum için her türlü testi yapabilen doktorlara anında ulaşabiliyorum. Birkaç dakika yürümem gerekiyor sadece. Şehrin merkezinde oturmanın yararlarından birisi.

Bir kere bayıldıktan sonra hastaneye gittim. Yanımda bir arkadaşım olduğu için Almanca sorununu yine hallettim. Yani arkadaş yapmak çok önemli. Hastanede bayılmış olmama rağmen öyle çok fazla ilgilenmiyorlar. Arkadaşımın eski sevgilisi hastanede ihmalden ötürü vefat ettiği için orayı birbirine kattı ve bir sürü test yaptırmayı başardık. Biraz sesinizi duyurmanız gerekiyor, pasif kalmamalısınız ama kaba da olmamalısınız.

Eklemek istediğiniz başka bir şey veya yaşadığınız herhangi bir sorun var mı?

"Kendi toprağınızın insanı veya kendi dilinizi konuşan insanları dışlamayın, sahip çıkın birbirinize..."

- Bir hatıramı anlatmak gerekirse, Berlin'e gezmeye gittiğimde bir şeylerim çalınmıştı trende. Münih'te ise bıraktığım bir şeyi, birkaç saat sonra aynı yerinde bulabiliyorum. Bu yüzden şehrin tüm dinamiklerini göz önünde bulundurmanız gerektiğini hatırlatırım. Önem vermeniz gereken şeyler: temizlik, güvenlik, nizam, polisin tutumu vs, İngilizce / Türkçe konuşma oranı, muhafazakar ya da ırkçı olup olmadıkları, şehrin tarihi (mesela Viyana'da Türkleri çok sevmezler), şehrin ekonomik durumu, eğitime yönelik ve sosyal imkanlar, nüfus vs.

Ben belediyeye işim düştüğü zaman genelde bir Türk karşıma çıkıyor. İşimi yaptıramıyorsam, gidip bir Türk bulup rica ediyorum ve sorun çözülüyor. Bu gücü kullanın. :) Bir de buraya geldiğiniz zaman asimile olmazsanız sevinirim. Kendi toprağınızın insanı veya kendi dilinizi konuşan insanları dışlamayın, sahip çıkın birbirinize. Her konuda birbirinize güvenmenize gerek yok ama kendi insanınız size her zaman daha iyi davranıyor. Mümkün olduğunda sosyal ilişkilerinizi Whatsapp ya da Facebook gruplarında sağlam tutun. Buluşmalara katılın. Sadece kendi insanınızla takılmayın, arada bir yabancı arkadaşlarınız olsun ve onların etkinliklerine de katılın. Farklı kültürlerin size katacağı çok fazla şey olacaktır.

Bir bankadan kredi çekmek istediğimde %10 komisyon istemişlerdi. Sonra bir başka bankaya gidip sordum, onlar da %7.5 komisyon istediler. İlk bankaya gidip "bana %5 önerdiler, kusura bakmayın" diye veda e-postası atınca ilk banka %5 komisyon vermeyi kabul etti, beni kaybetmemek için. Pazarlık yapmayı unutmayın!

Türkçe konuşulan bir sürü Whatsapp grubu bulunuyor. Bunlara katılmayı unutmayın. Herhangi bir sorun yaşayınca yardım isteyebiliyorsunuz ya da istediğinizi sorabiliyorsunuz. Şu sıralar Türkiye'den buraya gelenler için dernek aracılığıyla bir platform kurmaya çalışıyorum.

Yurt dışına çıkmadan veya orada yaşamaya başlamadan önce keşke bilseydim dediğiniz bir şey var mı Kendi deneyimlerinizden yola çıkarak bir tavsiyede bulunabilir misiniz?

- Ne kadar buranın nimetlerinden yararlanıyor olsam da memleketi bu kadar özleyeceğimi bilmiyordum açıkçası. Eğer burada akrabalarım olmasaydı çok zorlanacaktım. Her konuda. Onun haricinde her şeye gelişine vuruyorum zaten, çok bir beklentim yoktu.

Alacağınız kredinin oturma sürenizi geçmiyor olması gerektiğini bilmiyordum. Buraya gelince öğrendim. Blue Card ile ise maksimum dört yıllık oturma izniniz oluyor.

FINN Christmas Party, 2022FINN Christmas Party, 2022

Çook teşekkür ederiz Çizzgi olarak 😊

En Son Eklenen Röportajlar

Yurt dışına gidenler neler yaparak orada iş buldular, ne gibi sorunlarla karşılaşıp o sorunları nasıl çözdüler. Sizler için derlediğimiz röportaj serileri.
Melbourne’da Proje Yönetimi Bölümünde Öğrenci Olmak
Zeynep Şeniş
Avustralya
16 Mart 2023Melbourne’da Proje Yönetimi Bölümünde Öğrenci OlmakÖğrenci
Dil Kursuyla Almanya'ya Gidip Master Yapmak ve Çalışmak
Esad Sahin
Almanya
31 Ocak 2023Dil Kursuyla Almanya'ya Gidip Master Yapmak ve ÇalışmakProje Yöneticisi
Almanya'da Akademisyen Olarak Çalışmak
Ozan Altınok
Almanya
11 Ocak 2023Almanya'da Akademisyen Olarak ÇalışmakAkademisyen
Almanya'da İş Bulup Tek Valizle Münih'e Taşınmak
Emin Buğra Saral
Almanya
6 Ocak 2023Almanya'da İş Bulup Tek Valizle Münih'e TaşınmakBackend Developer
İtalya'da Yüksek Lisans Yapmak & Mimar Olarak Çalışmak
Ece Öner
İtalya
30 Aralık 2022İtalya'da Yüksek Lisans Yapmak & Mimar Olarak ÇalışmakYüksek Mimar
İsveç Malmö'de Yaşamak & Çalışmak
Bahar Şevket
İsveç
22 Aralık 2022İsveç Malmö'de Yaşamak & ÇalışmakOyun Sistemleri Programcısı
İsveç'te Bilgisayar Mühendisi Olarak Çalışmak & Yaşamak
Miraç Kocatürk
İsveç
2 Aralık 2022İsveç'te Bilgisayar Mühendisi Olarak Çalışmak & YaşamakBilgisayar Mühendisi
LinkedIn Üzerinden İş Bulup Danimarka'ya Taşınmak
Mert Şimşek
Danimarka
3 Ekim 2022LinkedIn Üzerinden İş Bulup Danimarka'ya TaşınmakAndroid Mobil Uygulama Geliştiricisi