Amerika'da Bilgisayar Bilimi Üzerine Doktora Yapmak

ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği'nden mezun olduktan sonra Amerika'ya doktora yapmak için giden Alperen Bey tecrübelerini Çizzgi ile paylaştı. Keyifli okumalar 😍

"Üniversiteye girdiğim andan itibaren yurt dışını keşfetmek, konfor alanımın dışına çıkmak her zaman aklımın içerisindeydi..."

- Selamlar, ben Alperen Keleş, 23 yaşındayım, Amerika’da University of Maryland College Park’ta(UMD) Bilgisayar Bilimi üzerine doktoramın 2. yılını bitiriyorum.

Alperen Keleş23 yaşındaDoktora Öğrencisi

- ODTÜ Bilgisayar Mühendisliğinden Temmuz 2021’de mezun oldum, Ağustos ayında ise Amerika’ya doktoraya geldim. Beni doktoraya kadar götüren sürecin tamamını anlatmak çok uzun sürecektir(lisans araştırmaları, 2 adet yurt dışı stajı, 2 makale), anca kısaca açıklamaya çalışayım.

ODTÜ’de 2. sınıfta bir hocamla ağ güvenliği ve makine öğrenmesi üzerine araştırma yapmaya başladım, bu araştırmada bulunmam sayesinde ise yine 2. sınıfın yazında Almanya’da Erasmus+ Stajyeri olarak akademik projeler geliştiren bir girişimde çalıştım. Stajda edindiğim tecrübelerin de sonucunda arkadaşlarımla birlikte bağımsız bir araştırma projesine başladık. Hocamla yaptığım proje sonrasında bir araştırma makalesine dönüşürken, bağımsız yaptığımız projeyi ise konferansların öğrenciler için oluşturduğu Öğrenci Araştırma Yarışmasına(Student Research Competition) kısa makale olarak gönderdik.

Bu tecrübelerim sayesinde ise Amerika’da şu anda doktora yaptığım okuldaki 2. stajıma kabul edildim. Bunların hepsinin sonucunda hem UMD’den, hem de Imperial College London’dan tam burslu doktora kabulu aldım, UMD’de devam etmeyi tercih ettim.

Ben..

- Üniversiteye girdiğim andan itibaren yurt dışını keşfetmek, konfor alanımın dışına çıkmak her zaman aklımın içerisindeydi. Daha 1. sınıfa başladığım zamanlarda 2. sınıfta yurt dışında staj yapmak istediğimi söylediğimi hatırlıyorum. Hem stajda yaşadığım tecrübeler beni yurt dışında yaşayabileceğime ikna edince hem de yurt dışında yaşamanın bana ne kadar fazla şey kattığını gördüğümde mezuniyet sonrasında da yurt dışına gitmeye karar verdim. Hem ekonomik hem de kariyer anlamında yurt dışının avantajları ise beni sosyallik, ailemden ve arkadaşlarımdan uzakta yaşamak gibi negatif etkenlere rağmen yurt dışında kalmaya ikna etti.

Ben..

- Belirsizlik, bilgisizlik, kaynak eksikliği, ve bir standardın eksikliği. Doktora başvuruları öyle sabit kurallara göre yapılan başvurular değil. Her okulun istediği referans sayısı, istediği mektup formatı, başvuru ücreti, tarihleri, başvurudaki dökümanları, başvuru sistemi birbirinden tamamen farklı. Bu da benim gibi çevresinde de daha önce doktoraya giden çok insan olmayan, soru sorup kolayca cevap alabileceği bir ortamda bulunmayan insanları çok zorluyor. Sürecin belirsizliği, benim konu hakkındaki bilgisizliğim, internette bu süreci geçirmiş kişilerin kaynak üretmemesi, üretilen kaynakların ise ancak sınırlı bilgiler verebilmesi beni ciddi anlamda yordu.

Bu problemleri, birlikte çalışarak çözdük arkadaşlarımla. Birimizin yorulduğu yerde diğeri ona destek çıktı, İngilizce sınavından niyet mektuplarına kadar tüm süreçlerde birbirimize destek olduk, 4-5 kişilik bir ekip dünyanın farklı yerlerinde yüksek lisans ve doktoraya gelmeyi başardık.

- Bunların yanında tabii küçük küçük pek çok masraf çıkabiliyor(ulaşım, faturalar, ilk maaşa kadar geçen zamanda harcamalar)

- Amerika’ya öğrenci olarak giderken F1 vizesi alıyorsunuz, 160 dolar randevu(DS-160) ücretinin yanı sıra 350 dolar servis ücreti ödüyorsunuz.

Randevular Türkiye’de ancak 1 yıl sonrasına verildiği için, 1 yıl sonrasına randevu alıyor, başvurunuzu hızlandırma başvurusunda bulunuyorsunuz. Sonrasında bu başvuru reddediliyor, Amerikan konsolosluğu kendi kafasına göre bir tarihte randevunuzu erkene çekiyor. Belirsizlikle dolu bir süreç olmasına rağmen benim tanıştığım yüzlerce kişinin hepsi aynı şekilde vize almayı başardı.

- Zaten en baştan yeni bir yabancı dil öğrenmek istemediğim için sadece Amerika ve İngiltere’ye başvurmuştum. İngilizce seviyem üniversiteye başladığımdan beri C1 civarlarında seyrediyor, şu anda neredeyse yerliler kadar iyi olduğunu düşünüyorum. En çok problem yaşadığım konu ise konuşmaktan ziyade pasif dinlemek. İngilizce konuşmalarda %100 dikkatimi vermem gerekiyor Türkçe konuşmalardaki gibi birden fazla şey düşünüp bir anda dinleyemiyorum. İngilizce öğrenmeye 4. sınıfta devlet okulunda başladım, ondan itibaren dizi izleyerek ve ayrıca çalışarak kendimi geliştirdim.

New York’ta bir evsizle satranç oynarken...

- İlk evimi okulun kampüs dışı oturum için hazırladığı bir siteden buldum. Bir ev arkadaşıyla birlikte 1100 dolarlık kirayı 2’ye bölerek 550 dolar kira, yanında yaklaşık 100 dolar fatura ödüyorduk. Şimdiki evimi kampüste yaşarken görüp, konuşup tuttum.

Evim..

- Okulumu, ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği forumuna atılan bir staj ilanıyla buldum. Öncesinde okulumdan haberdar değildim, stajın ardından da doktoraya geldim.

- Amerika’da yaşamak zor. Maaşlar yüksek ve imkanlar fazla olsa da, Türkiye’den çok uzak olmak, gidip gelmenin zor ve pahalı olması, ülkede sosyal güvenliğin olmaması, silahlanmalar, H1B gibi çalışma vizelerinin insanları rehin alması vb. gibi pek çok yaşamı zorlaştıran durum var. Evet fırsatlar ülkesi, ama aynı zamanda riskler ülkesi Amerika. Burada çalışmak isteyecek de çok, istemeyecek de. Eğer ki gelmeyi düşünüyorsanız, gittiğiniz yeri çok iyi araştırmanızı, size uygun olup olmadığını çok iyi düşünmenizi tavsiye ederim.

Arkadaşımla..

- Maalesef ki hiç hastaneye gitmedim, sağlık sistemiyle ilgili tek bilgim çok da güvenilir ve iyi olmadığı, genelde pahalı olduğu.

- Ne kadar zor olduğunu bilmek isterdim. Geçen yaz staj yapıyordum, bir gün akşam çıkıp bir kafede kafamı koyup ağlamaya başladım kendimi yalnız hissettiğim için, haftalardır her akşamımı tek başıma geçirmiştim nerdeyse. Para, imkanlar, tecrübeler hiçbir şey ifade etmiyor onları yaşayacak sizi mutlu eden insanlar yoksa yanınızda.

Ben..

Çook teşekkür ederiz Çizzgi olarak bu bilgi dolu röportaj için 🌸