- Yurt Dışı Röportajları
- Yazılar
MEB'de Öğretmenlik Yaparken Londra'ya Tayin Olmak
27 Ağustos 2022MEB'de öğretmenlik yaparken, yurt dışı öğretmenlik programıyla İngiltere'ye taşınan Abdullah Bey, tecrübelerini Çizzgi ile paylaştı. Keyifli okumalar dileriz 🥳
"Buradaki öğretmenlikle Türkiye’deki çok farklı."
Merhaba, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
- Merhabalar ben Abdullah İNAN. 30 yaşıma henüz girdim alışmaya çalışıyorum. Balıkesir Üniversitesi NEF Türkçe bölümü mezunuyum ve yaklaşık 9 yıldır öğretmenlik yapıyorum. Mesleğe Ağrı’da başladım ardından İstanbul’da çalıştım ve şimdi de Londra’da devam ediyorum.
Kendi alanımı ve mesleğimi çok sevmekle birlikte başka alanlarda da kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Öncesinde fotoğrafçılıkla şimdilerde de yazılımla haşır neşirim, hepsi kendi çapımda tabi. Gezmeyi, bisiklet sürmeyi, koşmayı ve fotoğraf çekmeyi seviyorum.
Yurt dışına ne zaman ve nasıl gittiniz acaba?
- İngiltere’de bir yılımı henüz doldurmadım. 2021 Eylül sonu gibi Londra’ya ayak basmıştım. Buraya gelmek için yaptığım işten ayrılmam gerekmedi. Bir nevi yurt dışına tayin oldum denebilir. Çeşitli bakanlıklar zaten yurtdışına personel görevlendiriyorlar MEB de bunlardan biri.
Her yıl yerine ve ihtiyaca göre yapılan planlama çerçevesinde sınavlar açıyor, başarılı olma durumunda görevlendiriyor sizi. Benim süreç de bu takvime göre ilerledi aslında. Gerçi pandemi patlak verdiği için 2020’de gelmem gerekirken bir sonraki yıla ertelendi ama bu nadir gecikmeyi sanırım göz ardı edebiliriz. Bununla net ve sağlıklı bilgi almak için geçmiş yıllardaki kılavuzları takip etmek fazlasıyla yeterli olacaktır.
Tower Bridge'e nazır kahve.
Yurt dışı öğretmenlik kılavuzuna MEB resmi sayfasından ulaşabilirsiniz.
Neden yurt dışında yaşamak istediniz?
- Yurt dışında yaşamak daima çekici bir şeydi benim için. Hatta öğretmenliğe ilk başladığım yıl olması gerek, bu olanağın varlığını öğrendiğimde apar topar “Hemen başvuru yapıyorum.” diye arkadaşlarımı müjdelemiştim. Tabi öyle bir şey yok, 5 yıl beklemem gerekiyormuş meğer :) Bir şeyi sevmek için önce bir şeyden nefret edilmesi gerektiğine inanmıyorum. Dolayısıyla zorla ya da bir şeylerden uzaklaşmak için değil tam aksine yaşadığım hayatı zenginleştirecek harika bir fırsat olarak gördüm bunu. Henüz gencim, öğrencilerle vakit geçirmek için enerjim var, gezmek ve görmek için sağlığım yerinde ve uyum sağlamak benim için hiç mesele değilken bu fırsatı kullanmalıydım. Bu motivasyonla sınavlara büyük bir enerjiyle ve istekle çalıştım, güzel de oldu.
Victoria Coach Station to Scotland.
Peki araştırma sürecinde sizi en çok zorlayan şey ne oldu?
- Yukarıda bahsettiğim kılavuzda neresi varsa oraları tercih edebiliyorsunuz. Benim aklımda her zaman İngiltere vardı yalan yok. Ancak ne arkadaşım ne akrabam ne önceden gelmişliğim var. Sadece İngilizce bilmenin verdiği özgüven ve biraz daha nevi şahsına münhasır bir ülke olması içten içe beni buraya yönlendirdi diyebilirim. E hal böyle olunca talep de fazla oluyor, daha çok çalışmak gerekti :) Onun dışında pek bir sorun yaşamadım seçim yaparken.
İlk giderken, ne kadar masraf yaptınız?
- Masraflar kurla doğru orantılı elbette. Ben evli ve çocuklu olmadığımdan, masraflar minimumda kaldı. Zorunlu sağlık sigortası, vize ücreti, ev kira ve depozitosu kalemlerin en büyükleri. Ayrıca bazen banka hesabı açmanın uzaması ihtimali nedeniyle belli bir miktar beraberinde götürmek gerekiyor. Toplamda yaklaşık 5000 Pound bir seferde harcandı, sonrasında işler rayına oturuyor tabi.
Heykelle hasbihal.
Vize alırken tecrübe ettiklerinizi paylaşabilir misiniz?
- Vize konusunda zaten bakanlık bizi gönderdiği için zaten hiç sorun yaşamadım, 2-3 haftada vizem elime ulaştı. Aracı firmadan başvuruları yapıp belgelerimi ibraz etmek yeterli oldu. Reddedilme gibi bir durum çok söz konusu olmuyor zaten çok vahim bir durum yoksa ortada, o yüzden gayet rahattı bu süreç doğrusu.
İngilizce'yi nasıl öğrendiniz? Seviyeniz giderken nasıldı ve şimdi ne durumda?
- İngilizcem bazen B1 bazen B2 veya C1 seviyesinde :) Tamamen yerine ve zamanına göre değişiyor. Buraya gelmek için zaten dil becerinizi kanıtlamanız gerekiyor sınavlarla. Ama konuşma pratiği yazılı sınavdan şık işaretlemeye pek benzemiyor. Şimdi kalkıp “British aksanı beni zorladı ya!” diyemeyeceğim çünkü eminim Amerikan aksanı konuşulsa da anlamazdım ilkin. Ama gerek ev arkadaşlarımla gerek sosyal hayata karışmak için gerek de zorunluluktan kaynaklı pratik yapa yapa seviyeyi ilerlettiğimi görüyorum. Daha iyi de olacak.
Big Ben and Westminster Parliament
Yaşamakta olduğunuz yeri nasıl buldunuz? Kirası ne kadar acaba?
- Ahh o ev bulmak ah. Hiç alışık olmadığım bir ev bulma alışkanlığı vardı zaten. Emlak şirketleriyle görüş, randevulaş, yaz ama cevabı günler hatta haftalar sonra al, referans isteniyor referans yok, beğendiğin ev varsa ev sahibi başvuru yapanların arasından seni seçmesini bekle.
Bunlar Londra’da olağan şeyler ama Türkiye’deki sistemle hiç alakası olmadığı için çok yorucu. Benim bulduğum oda(ev pek mümkün değil) oraya yıllar önce göçen bir Türk’e aitti, arkadaşımın vesilesiyle buldum. £600+£600 şeklinde ödeme yaptım. Tabi sonrada yerimi değiştirdim daha şehir merkezine yakın yere geçtim. £150+ daha koydum üstüne mecburen.
Peki işinizi nasıl buldunuz?
- Çalıştığım okullar, ders verdiğim yerler önceden belirlenmiş oluyor. Programımıza göre gidip geliyoruz oralara.
Yaşadığınız ülkede yaşamak/çalışmak/okumak isteyenlere yararlı olabilecek bilgiler verebilir misiniz?
- Öncelikle gelme gibi bir niyetiniz varsa İngiltere harika bir yer. Burada göz korkutucu şeyler var kira, yabancı dil, alışma evresi vs. Ama geldikten sonra anlıyorsunuz ki size yardımcı olan onlarca insan var. Ülkede o kadar çok millet, ırk var ki kendinizi yabancı hissetmiyorsunuz bile.
Çok büyük beklentilerle de çok büyük ön yargılarla da gelmemek gerek. Bazen beklentileri tükettikten sonra burada yaşamak için elde gerekçeniz kalmayabiliyor, makul olmakta fayda var. Tam tersi de söz konusu, ön yargılı olunca ne İngiltere’den ne yemekten ne iklimden zevk alırsınız.
Buradaki öğretmenlikle Türkiye’deki çok farklı bunu söylemem gerek. Ortam farklı, beklenti farklı, dil farklı vs. Ayrıca İngilizce pratik yapmış olmak hayatınızı çok kolaylaştırırdı. Gelmeden önce, muhakkak üzerine düşmek gerekiyor. Aklıma ilk gelenler bunlar.
Okuldan bisikletle dönüş
Yaşadığınız ülkenin sağlık sistemi hakkında bilgi verebilir misiniz?
- “NHS” bizim SGK gibi bir şey hastaneler ve mahallelerdeki GP(sağlık ocağı) ler ona bağlı. Henüz ciddi bir rahatsızlığım olmadı şükür. Baş ağrısı şikayetiyle gittim bir defa yalnızca. Ama sıra bulmak, doktora ulaşabilmek çok zaman alabiliyor. Ulaştıktan sonrası sizi tatmin edecek şekilde ilerliyor. Gördüğüm kadarıyla çok yavaş ama kaliteli bir sistem var. İnsanlar hasta olmamayı, hastaneye gitmeye tercih ediyor. Bu tamamen benim dışarıdan ve henüz işim düşmemişken söylediğim bir şey, detaylarına hakim değilim elbette.
Eklemek istediğiniz başka bir şey ya da yaşadığınız başka sorunlar var mı?
- Ben biraz şanslı birisiyim sanırım, genelde rayında ilerler işlerim. Ama bisiklet hırsızlığı Londra’da almış başını gitmiş bir konu benim de bisikletimi çaldılar gecenin bir yarısı kapımdan, yakalayamadım. Bu bana çok koydu :) Günlük insani pürüzler sorunlar neyse onlar var açıkçası, özellikle söyleyeceğim bir problem yaşamadım.
Yurt dışına çıkmadan ya da orada yaşamaya başlamadan önce keşke bilseydim dediğiniz bir şey var mı? Deneyimlerinizden yola çıkarak bir tavsiyede bulunabilir misiniz?
- Benim en zorlandığım ve eksikliğini hissettiğim şey İngilizceydi. Keşke iyi bir konuşma pratiğim olsaydı 1-2 yıl vaktim vardı gelmeden önce, şimdi onu ilerletmek için zaman harcıyorum yoktan yere.
Belki şunu da eklemem lazım; Londra lise coğrafya derslerinde öğrendiğimiz gibi ılıman okyanusal iklimi olan bir yer tamam ama sabah akşam yağmur yağan, yılın 3/2’sinde bulutlu, kasvetli bir yer de değil. Küçük gibi görünmesine rağmen çok kafaya takılıyor, görüyorum. Öyle bir şey yok, mis gibi bir havası var. E biraz yağmur da yağsın canım. :)
Sherlock Holmes Müzesi
Çizzgi olarak çook teşekkür ederiz bütün bilgiler için 😇