- Yurt Dışı Röportajları
- Yazılar
Dil Kursuyla Almanya'ya Gidip Master Yapmak ve Çalışmak
31 Ocak 2023Kapak fotosu kaynak: fotocommunity sitesi
Dil kursu vasıtasıyla vize alıp Frankfurt'a giden Esad Bey, master yaptıktan sonra proje yöneticisi olarak çalışmaya başladı. Almanya'da çalışmak ve yaşamak hakkında merak edilenler bu röportajda. Keyifli okumalar 🥳
"Türkiye’de hizmet sektörü üzerinden konfora alışmış kişiler Almanya’da zorlanabiliyor..."
Merhaba, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
- Merhaba, ben Esad Sahin. Almanya’da proje yöneticisiyim. Aynı zamanda doktora tezimi yazıyorum. Frankfurt şehrinde yaşıyorum.
Yaşadığınız ülkeye ne zaman ve nasıl gittiniz acaba?
- 2012 yılından beri Almanya’nın Frankfurt şehrinde yaşıyorum. Dil kursu kaydı üzerinden vize alıp geldim ve dil eğitimimin ardından master eğitimime başladım. 2016 Yılına kadar öğrenci vizesiyle kaldım. Master biter bitmez çalışmaya başladım. 6 yılı aşkın süredir Almanya İçişleri ve Aile Bakanlığının finanse ettiği projelerde çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum.
Peki neden yurt dışında yaşamak istediniz?
- Hayalim Almanya’da ve özellikle Frankfurt’ta siyaset bilimi alanında master yapmaktı. Frankfurt Okulu’ndan dolayı şehre ve Goethe Üniversitesi'ne ayrı bir ilgim vardı. Amacım master biter bitmez Türkiye'ye dönmek ve orada akademisyen olarak çalışmaktı. Bu hedeften zamanla tamamen uzaklaştım ve Almanya’da yeni bir sayfa açtım kendime.
Üniversitede ilk fotom...
Eğitim ve is hayatınız süresince sizi en çok zorlayan şey ne oldu ve nasıl çözdünüz o sorunları?
- Almanya’da eğitim oldukça zorlu. Özellikle 20li yaşlardan sonra öğrendiğiniz bir dil ile eğitim almak kolay olmadı. Dil sınavlarını başarıyla geçip üniversitede okumaya hak kazanmıştım ama masterın ilk günündeki ilk semineri hiç unutmuyorum. Çünkü profesörün söylediği hiçbir şeyi anlamıyordum. Dersi geçmek için hangi şartlar var, onları bile anlamadım. Derse katılım listesine imza atarken listede 2 Türk’ün ismini gördüm. Ders sonrası utana sıkıla Türk olduklarını tahmin ettiğim arkadaşların yanına gittim ve onlara konuştum. Dersi geçme şartlarını öğrendim.
Dersleri geçme noktasında zorlukların yanında avantajlı durumlar da vardı. Örneğin İngilizce dersler alabiliyordunuz. Bunun yanında bazı dersleri geçmek için yazılı sınav yerine ev ödevi(Hausarbeit) vererek geçebiliyordunuz. Yetersiz Almanca ile sınava girip bir kelimeyi anlamayarak dersten kalmaktansa normal öğrencinin 1 haftada yazdığı ev ödevini 3 haftada yazmayı göze alarak dersleri geçmeyi tercih ettim. Bu şekilde başarılı da oldum. Özellikle masterın ilk yılında benim için büyük bir avantaj oldu bu.
Mezuniyet fotom...
İş hayatındaki dezavantajlarsa daha fazla. Özellikle benim gibi sosyal bilim alanından geliyor ve üniversitede çalışmıyorsanız. Almanca anadil seviyesinde olmadığı için işinizle ilgili de sorunlar yaşıyorsunuz. Normal bir sunum için çalışanların içeriğe odaklanması yeterlidir, benimse ayrıca konuşmamı Almanca yapabilmek için ekstra saatlerce çalışmam gerekebiliyor.
Aynı şekilde işim gereği sürekli raporlar hazırlamak ve proje çerçevesinde topluluk önünde konuşmalar yapmak zorundayım. Bu biraz da karakterle ilgili elbette. Aslında “Almancam perfect olmak zorunda değil, buraya zaten sonradan geldim, önemli olan ne konuştuğum” deyip işin içinden çıkabilirdim, ama henüz bunu başaramadım. Hala benim için önemli bir handikap. Bunu aşmak için de ekstra çalışmaktan başka çarem de yok.
Çalıştığım proje çerçevesinde düzenlenen kongrede konuşma yaparken. credits: Yasin Cereza
Kongre’de gençlerle hatıra fotosu...
İlk kez giderken toplam masraflarınız için minimum ne kadar para gerekti?
- Çok param yoktu. Zaten gelir gelmez de dil okulu sırasında bile çalışmaya başlamıştım. İlk isim gazete dağıtıcılığıydı. Sonra Flohmarkt denilen bit pazarlarında ve çiğ köfte restoranında bile çalıştım. Ailemin maddi destek verecek imkânı yoktu. Eğitim hayatım boyunca hep çalıştım. En uzun işim bir kargo firmasının depo bölümünde çalışmaktı. İş makinelerini kullanacak ehliyetim hala var 😊
Vize alırken tecrübe ettiklerinizi somut bir şekilde paylaşabilir misiniz?
- Vize sürecinde İstanbul’da Almanya konsolosluğunda kötü bir muameleyle karşılaştığımı çok iyi hatırlıyorum. “Eğitim diye gidip orada evlenip kalmaya çalışanlardan mısın?” diye sormuştu bana görevli. Çok şaşırmıştım. Diplomalarım, İngilizce sertifikam vesaire olmasına rağmen bu tavır üzmüştü. Ücretler vesaire hatırlamıyorum, zira 10 yılı öncesinden söz ediyoruz.
Gittiğiniz ülkenin dilini ne kadar sürede ve nasıl öğrendiniz? İngilizce seviyeniz giderken nasıldı ve şimdi nasıl?
- İngilizce seviyem iyiydi. Bu bana önemli avantajlar sağladı eğitim sırasında. Fakat Almanca öğrenmeden günlük hayatınızı kolay sürdürmeniz pek mümkün değil. En azından Frankfurt için durum buydu. Örneğin Berlin’de sadece İngilizce ile rahat yaşayan yabancı insanlar var. Benim dil öğrenme sürecim 1.5 yıl sürdü diyebilirim. Bu sürede üniversitede okumaya hak kazanmak için geçerli olan sınavı geçmiştim. Fakat dil öğrenmek bitmeyen süreç ve hala “Almancayı öğrendim” diyemiyorum açıkçası. Almanca eğitim ve iş alanınıza göre zorunluluk olabiliyor.
Frankfurt’un en sevdiğim yeri Palmengarten...
Yaşamakta olduğunuz yeri nasıl buldunuz ve kirası ne kadar?
- Almanya’ya ilk geldiğimde şehir dışında ormanlık bir alanda yaşıyordum. Hala orayı özlüyorum.
İş hayatına başladığım 2016 yılından bu yana Frankfurt’ta şehir içinde yaşıyorum. 2 oda bir ev için toplam 750€ kira ödüyorum. Uzun süredir kaldığım için bu fiyat uygun. Aynı evi bugün yeni tutmak istesem en az 1000€ ödemek zorundayım. Evim eski bir ev, avantajları ve dezavantajları var. Fakat binanın arka tarafında ortak kullanıma açık bir bahçemiz var. Şehrin ortasında böyle bir imkana sahip olmak paha biçilemez. Hem ben hem de beraber yaşadığım 3 kedim bu durumdan çok mutlu.
Kedilerimin Instagram Sayfası
Ema ve Susy ile...
Ema, Susy ve Teo bahçede takılıyor...
İşinizi ve okulunuzu ne yaparak buldunuz?
- Siyaset bilimi masterimi tamamladıktan sonra doktoramı dışarıdan yazmama engel olmayacak bir iş aradım. 2015 yılı sonrasında Almanya’ya gelen çok sayıda Suriyeli ve Afgan mülteciler için çeşitli projeler uygulanıyordu. 2016’da başladığım ilk işim mültecilere düşük düzeyde destek kampanyalarını koordine etmek üzerineydi ve bunu yaklaşık 3 sene yaptım.
Daha sonra bu iş üzerinden elde ettiğim tecrübe yeni kapılar araladı. Diğer çalıştığım projelerde de başvuru yaparak değil, gelen teklifleri değerlendirerek başladım.
İş arkadaşımla çalışma ofisimizde...
Yaşadığınız ülkede okumak/çalışmak isteyenlere de yararlı olacağını düşündüğünüz bilgiler verebilir misiniz?
- Yurt dışında okumak bence her öğrencinin hedefi olmalı, fakat yurt dışında çalışmak/yaşamak çok ciddi düşünülmesi gereken bir karar. Elbette ikisini de denemelerini tavsiye ediyorum. Eğer tamamen yabancı bir ortam değil de, daha farklı kültürlerin bir arada olduğu, hatta yer yer Türk kültürünün içinde olabileceğiniz bir ülke istiyorsanız Almanya’yı mutlaka tavsiye ederim.
Frankfurt uzaktan...
Almanya’nın da dezavantajları arasında, maalesef ırkçılığın toplumda hiç yadsınamayacak kadar yaygın olması ve yer yer hatta bunun yapısal/kurumsal bir sorun olması var. Bunları göze almak gerekiyor. Büyük umutlarla ve biraz da korkularla geldiğin bir ülkede ayrımcı bir muameleye uğramak çok yıpratıcı olabiliyor. Almanya’ya gelip burada yapamayıp geri dönen çok fazla arkadaşım oldu. Ya dili tam anlamıyla öğrenememek büyük sorun oldu, ya yabancı düşmanlığını hissettiler ya da aileden ve dostlarından uzak yapamadılar. Bir şekilde uymayabiliyor ve bu çok normal bence.
Bunun yanında sosyal ve kültürel farklılıklar hakkında önbilgi almak çok iyi olacaktır. Türkiye’de orta sınıftan bir insanın elde ettiği konfor ile Almanya’dan birinin elde ettiği konfor farklı olabiliyor. Türkiye’de hizmet sektörü üzerinden konfora alışmış kişiler Almanya’da zorlanabiliyor. Bu konuda son dönemde Twitter’da da çok sayıda kişi görüşlerini paylaştı. Konu tamamen insanların beklentisi ve dünyaya bakış açısıyla ilgili aslında.
Teo ile Frankfurt’ta geziyoruz...
Ben şahsen Almanya’da eksik olan konfor ihtiyaçlarımı, başka alanlarda tatmin olmam dolayısıyla pek sorun etmiyorum. Burada kendimi güven içinde hissetmem, adil bir yönetim altında olduğumu bilmem ve haklarımın sadece kağıt üstünde olmadığını bilmem yaşamam için önemli sebepler. Ama hiçbir ülkenin mükemmel olmadığını biliyoruz.
Türkiye’den beni ziyarete gelen babam bahçenin tadını çıkarıyor...
Yaşadığınız ülkenin sağlık sistemi hakkında genel bir bilgi verebilir misiniz. Hiç hastaneye gittiniz mi?
- Açıkçası çok şükür 10 yılı aşkın sürede hiç hastaneye gitmedim. Fakat ev doktoruma sıklıkla gittim. Sağlık sigortanız çerçevesinde sağlık sisteminden yararlanıyordunuz. Kamu sağlık sigortası (Gesetzliche Krankenversicherung) çoğunluğun sahip olduğu sigorta. Ancak özel sağlık sigortası (Private Krankenversicherung) da var. Takip ettiğim kadarıyla ve çevremden edindiğim bilgilere göre özel sağlık sigortasına sahip insanlar çok daha avantajlı olabiliyor. Randevu alımlarında avantajlı.
Benim için sağlık sektörüne dair dikkat çekici sorunlardan biri diş sağlığı ile ilgili. Diş dolgusu veya diş çekimi gibi basit uygulamalar dışında neredeyse tüm uygulamalar sigorta kapsamınız dışında oluyor. Ya ekstra diş sağlığı sigortası yaptırmak zorundasınız ya da her tedavi sonrası ekstra yüklü bir ücret ödemek zorundasınız.
Eklemek istediğiniz başka bir şey veya yaşadığınız herhangi bir sorun var mı?
- Almanya genel olarak Türkiye’den gelen insanlar için sakin bir ülke olarak değerlendirilir. Kısmen doğru olsa da biraz da ülkede yabancı olmanız ve sosyal yaşamdan kısıtlı yararlanmanızla ilgili bir durum.
Buraya gelen herkese çeşitli organizasyonlarda gönüllü olarak çalışmalarını tavsiye ederim. Hem toplumsal yapıyı hem de çalışma sistemini anlamanız açısından çok faydalı. Gönüllü çalışmalarında Almanya dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri. Her alanda sayısız organizasyon var. Kendi ilgi alanınıza göre bir alan belirleyip organizasyonlara üye olmanızı tavsiye ederim. Bu size çok şey katacak. Ben göçmenleri ilgilendiren kurumlarda aktif oldum. Bugün Almanya’nın en büyük göçmen kuruluşu olan Almanya Türk Toplumu (Türkische Gemeinde in Deutschland) kurumunda genel başkan yardımcısı olarak gönüllü çalışıyorum. Buraya sonradan gelmiş biri olarak göçmenlerin sorunlarıyla o kadar yakından ilgilenir oldum ki, kendimi bir anda kurum içinde böyle üst düzey bir konumda buldum.
Ayrıca kendim de Frankfurt Türk Öğrenciler Platformu(FraTOP e.V.) adında bir dernek kurdum. Öncelikle Türkiye’den gelen ve gelmek isteyen kişilere yârdim etmek isteyen bir dernekken zamanla göçmen gençlerinin sorunlarıyla ilgilenen bir derneğe evrildik. Bu tarz kurumlarda aktif olmak sorunlar karşısında yalnız kalmamanız açısından da büyük önem taşıyor.
Genel başkan yardımcılığını yaptığım kurumun Almanya Türk Toplumu’nun Yürütme Kurulu...
Yurt dışına çıkmadan veya orada yaşamaya başlamadan önce keşke bilseydim dediğiniz bir şey var mı? Kendi deneyimlerinizden yola çıkarak bir tavsiyede bulunabilir misiniz?
- Özellikle eğitim için gelecek olan kişilerin yurt dışında eğitim almış insanlarla irtibata geçmelerini tavsiye ederim. Ben Türkiye’den bir firmaya bu anlamda yok yere para kaptırdım. Çok basit bir işlem için aracı kurumlara para ödemeye gerek olmadığını bilmek isterdim.
Keşke bilseydim dediğim diğer bir konu da Almanlarla ilgili önyargılar üzerine. Almanları çok soğuk, eğlenmeyi bilmeyen, hayatları disiplinden ibaret ve ırkçı insanlar olarak tanımlayan görüşlerden etkilenmiştim. O yüzden de sadece master yapar ve dönerim diyordum. Geçen süre içinde bu tarz insanların var olduğunu, fakat çoğunluğu oluşturmadığını fark ettim. Bu on yargı maalesef ilk 2 senemde Almanlarla iletişimimi olumsuz etkiledi.
Son olarak Almanya’daki gündemi aktarmaya çalıştığım podcast programım #AlmanyaPod’u Spotify’da ve yine Almanya ve Türkiye arasında konuları ele aldığımız #Vallahdeutsch kanalımı YouTube’da bulabilirsiniz.
Linktree üzerinden de güncel faaliyetlerimi görebilirsiniz.
Arkadaşlarımla...
Çizzgi olarak bütün bilgiler için çok teşekkür ederiz 😊